Deodorantlardaki tehlikeli maddeler: İşte bilmeniz gerekenler

Deodorantlar günlük hijyenin vazgeçilmez bir parçası haline gelerek kendimizi taze ve güvende hissetmemize yardımcı oluyor.

08.08.2024
Deodorantlardaki tehlikeli maddeler: İşte bilmeniz gerekenler

Hoş kokunun ve tazelik hissinin arkasında sağlık açısından olumsuz sonuçlara yol açabilecek potansiyel olarak tehlikeli bileşenler vardır.

 

Alüminyum bileşikleri: Terlemekten daha fazlası

 

Alüminyum bileşikleri, çoğunlukla alüminyum klorohidrat, terlemeyi azaltmak için antiperspirantlarda kullanılır.

 

Ter bezlerini tıkarlar, ancak bazı bilim adamları uzun süreli kullanımın artan meme kanseri ve Alzheimer hastalığı riskiyle bağlantılı olabileceğine inanmaktadır. Araştırma henüz kesin cevaplar vermedi.

 

Parabenler: Sessiz hormonal bozukluklar

 

Parabenler kozmetik ürünlerde bakteri ve mantar oluşumunu engelleyen koruyuculardır. Ancak bu bileşikler östrojeni taklit edebilir ve vücudun hormonal dengesini bozabilir. Üreme sağlığı sorunları ve meme tümörlerinin gelişimi ile ilişkilidirler.

 

Ftalatlar: Üreme sağlığının gizli katilleri

 

Ftalatlar deodorantlarda kokuyu dengelemek için kullanılır. Dibütil ftalat (DBP) ve dietil ftalat (DEP) gibi bazı ftalatlar, çocuklarda endokrin bozulması, doğurganlığın azalması ve gelişimsel sorunlarla ilişkilendirilmiştir.

 

Bu kimyasallara maruz kalmak özellikle hamile kadınlar ve çocuklar için zararlı olabilir.

 

Triklosan: Kötü bir üne sahip bir antimikrobiyal madde

 

Triklosan, kokuya neden olan bakterileri azaltmak için kullanılan antimikrobiyal bir maddedir.

 

Ancak uzun süreli kullanımı antibiyotiklere karşı direnç gelişmesine katkıda bulunabilir ve tiroid bezinin çalışmasını bozabilir. Ayrıca alerjik reaksiyonlar ve cilt tahrişi ile de ilişkilidir.


Propilen glikol: Kumaş yumuşatıcısından alerjene

 

Propilen glikol, deodorantlarda yumuşatıcı ve aktif bileşenlerin taşıyıcısı olarak görev yapar.

 

Nispeten güvenli olduğu düşünülse de bazı kişilerde, özellikle hassas cildi veya egzaması olan kişilerde cilt tahrişine ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir.

 

Kendinizi nasıl korursunuz?

 

Alacağınız ürünün kompozisyonunu okuyun. Ürün etiketlerine dikkat edin ve alüminyum, paraben, ftalat, triklosan ve propilen glikol içeren deodorantlardan kaçının.

 

Zararlı kimyasallar içermeyen doğal veya organik deodorantlar kullanmayı düşünün. Kabartma tozu, hindistancevizi yağı ve esansiyel yağlar gibi malzemeler iyi alternatifler olabilir.

 

Basit ve güvenli malzemeler kullanarak kendi deodorantınızı evde de hazırlayabilirsiniz.

 

Eski çağda deodorant

 

Deodorantlar yüzyıllar boyunca geliştirildi, ancak bugün bildiğimiz ilk modern deodorant 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıktı.

 

Hoş olmayan kokuları azaltan araçların kullanımı eski uygarlıklara kadar uzanmaktadır. Eski Mısırlılar ve Yunanlılar vücut kokularını maskelemek için kokulu yağlar ve diğer doğal maddeleri kullandılar.

 

“Mam” adı verilen ilk modern deodorant 1888’de ortaya çıktı. Bu krem deodorant, Edna Marfi tarafından geliştirildi ve ürünün, hoş olmayan koltuk altı kokularını azaltmanın bir yolu olarak reklamı yapıldı.

 

“Mam” ticari olarak temin edilebilen ilk deodoranttı ve gelecekteki ürünlerin geliştirilmesinin temelini attı.

 

Daha sonra sadece kokuyu maskelemekle kalmayıp aynı zamanda terlemeyi de azaltan terlemeyi önleyici maddeler ortaya çıktı. “Everdraj” adı verilen ilk terlemeyi önleyici madde 1903’te piyasaya sürüldü. Bu ürünler ter bezlerini tıkayan ve dolayısıyla terlemeyi azaltan alüminyum tuzları içeriyordu.

 

1960’lı yıllarda tükenmez kalemlerden ilham alan roll-on deodorantların piyasaya sürülmesi, ürünün uygulanmasında bir devrim yarattı. Roll-on deodorantlar, uygulama kolaylığı ve etkinliği nedeniyle popüler hale geldi.

 

Not: Bu içerik sadece rehberlik amaçlı olup kişisel ihtiyaçlarınıza göre tasarlanmamıştır. İçerik, uzman tıbbi tavsiye yerine geçmez.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.