HIV/AIDS’e ne sebep olur?
HIV/AIDS’e ne sebep olur? HIV virüsü ve bulaşma yolları hakkında detaylı bilgi. AIDS’ten korunma yöntemleri ve tedavi seçenekleri.

HIV/AIDS pozitif hastaların bakımında kaydedilen ilerlemelere rağmen, HIV enfeksiyonu, özellikle tedavi edilmediği takdirde son evresi olan AIDS’te hala bir bela olmaya devam ediyor. Bu hastalık artık dünya çapında ergenler ve doğurganlık çağındaki kadınlar için önde gelen ölüm nedenlerinden biri haline geldi. HIV enfeksiyonu ile tanı arasındaki süre uzun olmaya devam ediyor.
HIV/AIDS Sebepleri nelerdir?
HIV/AIDS, bağışıklık sisteminin düzgün çalışması için gerekli olan beyaz kan hücreleri olan T lenfositleri hedef alır ve yok eder. HIV pozitif (HIV taşıyıcısı) kişilerde ilk birkaç yıl genellikle klinik belirtiler görülmez, çünkü bağışıklık sistemleri hala normal şekilde çalışmaktadır.
Edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromu (AIDS), tedavi edilmezse HIV enfeksiyonundan yaklaşık yedi yıl sonra ortaya çıkar. Bu, bağışıklık sisteminin artık çalışmadığı, T lenfositlerin virüs tarafından büyük oranda yok edildiği zamana denk gelir.
Bu nedenle enfekte kişilerde uzun vadede “fırsatçı” hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Bu hastalıkların ismi, normalde bağışıklık sistemi çalışan insanlar için zararsız olan mikroorganizmaların neden olduğu hastalıklardan gelmektedir. Fırsatçı hastalıklar arasında bakteriyel, fungal ve paraziter enfeksiyonlar ile bazı kanserler yer alır.
HIV/AIDS belirtileri nelerdir?
HIV/AIDS enfeksiyonunun belirtileri hastalığın evresine göre değişiklik göstermektedir. İlk birkaç hafta enfekte kişi asemptomatik kalabilir veya birincil enfeksiyon adı verilen fazın semptomlarını geliştirebilir. Bu durum, grip vakalarında görülenlere benzer klinik belirtilerle karakterizedir: yüksek ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, ishal vb.
Birincil enfeksiyondan sonra birkaç yıl sürebilen asemptomatik bir dönem başlar. Bu aşamada virüs mevcuttur ve enfekte kişiler bulaştırıcı olmaya devam eder. HIV, bağışıklık sistemini giderek zayıflattıkça hastalık zamanla diğer belirtilerin de ortaya çıkmasına neden olur: Kilo kaybı, cilt enfeksiyonları, öksürük, ateş ve ishal.
Tedavi edilmezse hastalık, HIV enfeksiyonunun son aşaması olan AIDS’e doğru ilerler.
HIV/AIDS nasıl bulaşır?
İnsan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV) cinsel temas ve kan yoluyla bulaşır. Anneden çocuğa da bulaşabilir. Bu iletim şu şekilde gerçekleşebilir:
– Gebeliğin son üç ayında virüs plasenta yoluyla anneden fetüse geçebilir;
– doğum sırasında;
– emzirme döneminde de olabilir.
Enfeksiyon nasıl teşhis edilir?
HIV enfeksiyonu kan testi ile teşhis edilir. Bu test genellikle riskli davranışlardan sonra (korunmasız cinsel ilişki, şırınga paylaşımı vb.) veya belirli belirtiler ortaya çıktığında yapılır. HIV enfeksiyonunun erken teşhisi, kişinin daha erken başlanan tedaviden daha da etkili bir şekilde yararlanmasını sağlar.
HIV/AIDS Tedavi yöntemleri nelerdir?
Şu anda HIV’i vücuttan tamamen yok edebilecek bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Bunların en iyileri, HIV pozitif kişilerin HIV’in çoğalmasını engellemelerini ve böylece bağışıklık sistemlerinin çalışır durumda kalmasını sağlar. Bu tedavilere üçlü tedaviler deniyor çünkü bunlar tek bir ilaç dozunda viral çoğalmayı engelleyen üç inhibitörün etkisini birleştiriyor.
İlk nesil antiretrovirallerin sıklıkla yan etkileri oluyordu: mide bulantısı, kusma, yorgunluk, iştahsızlık, ateş, ishal, cilt reaksiyonları, vb.
Yeni nesil ilaçlar, enfeksiyondan hemen sonra uygulandığında hastaların büyük çoğunluğunda normal bir yaşam sürdürülebilmektedir. Ancak uzun vadede yan etkilerin (kilo alımı, iltihaplanma vb.) göz ardı edilmemesi gerekir. Bu tedavilere etkili yanıt veren kişilerde bu tedavilerin kolaylaştırılması amacıyla araştırmalar ve klinik çalışmalar yürütülmektedir.
Gebelikte antiretroviral tedavi almak, bulaşma riskini %1’in altına düşürürken, tedavi edilmediğinde bu risk %15-30’dur.
Tüm hastalar için enfeksiyondan sonra mümkün olan en kısa sürede tedaviye başlanması önerilir. Bu, HIV bulaşma riskini sınırlandırırken bağışıklık sisteminin mümkün olduğunca sağlam kalmasına yardımcı olur. Bu sayede tedavi gören HIV pozitif bir kişinin yaşam beklentisi genel nüfusa yaklaşabiliyor. Ne yazık ki, HIV enfeksiyonlarının çoğu uzun yıllar boyunca tespit edilemiyor ve dünya çapında enfekte olan insanların yalnızca %60’ı tedaviye erişebiliyor.
Nadir insanlar enfeksiyona karşı direnç gösterir
HIV ile yaşayan insanların çok küçük bir kısmı (%1’den az), virüsü vücutlarında çok düşük seviyelerde, çoğunlukla kandaki tespit eşiğinin altında tutabiliyor. Bu kendiliğinden kontrol, sıklıkla HIV’e karşı özel olarak yönlendirilmiş çok güçlü bağışıklık tepkilerinin kökeninde yatan belirli bir genetik geçmişle ilişkilidir.
Enfeksiyondan sonraki haftalarda takip edilen ve tedavi edilen hastaların az bir kısmı (%5-10) virüsü kontrol altına alabilmiştir. Tedavi sonrası kontrolcü olarak adlandırılan bu kişiler HIV’den remisyondadırlar.
Çok nadir kişiler enfeksiyona doğrudan karşı koyabilmektedir. Bu yetenek, HIV’in normalde onları enfekte etmek için kullandığı, bazı lenfositlerin yüzeyinde bulunan bir reseptörü etkileyen bir mutasyondan kaynaklanıyor.
Ayrıca, maruziyet açısından önemli riskler taşıyan ancak seronegatif kalan kişiler de tanımlanmıştır ancak bu durum açıklanamamıştır.
Hastalıktan nasıl korunabiliriz?
Önleme, HIV’in bulaşmasını önleyen tedbirlerle başlar. Örneğin prezervatif kullanımı, hatta tek kullanımlık enjeksiyon ekipmanları…
Şu anda HIV’e karşı etkili bir aşı bulunmamaktadır.
Maruziyet öncesi profilaksi (PrEP), kontaminasyon riski altında olan belirli kişilere uygulanır. HIV enfeksiyonunu önlemek amacıyla bir ilacın reçete edilmesi anlamına gelir. Titizlikle uygulandığında oldukça etkili olan PrEP, cinsel ilişki sırasında HIV kapma riskini yaklaşık %99, aynı şırıngayı paylaştığımızda ise en az %74 oranında azaltıyor.
Riskli davranışlardan sonra uygulanan sıkı antiretroviral tedavi, virüsün kanda saptanmasını imkansız hale getiriyor ve bu da bulaşma riskini önemli ölçüde azaltıyor.
Ayrıca Okuyun
- HIV/AIDS hakkındaki bilginizi kontrol edin
- Türkiye’de hangi hastalıklar için klinik araştırma yapılıyor?
- Çocuklarda AIDS: Yanlış bilinenler ve gerçekler
- AIDS ile ilişkili tümörler nedir?
Not: Bu içerik sadece rehberlik amaçlı olup kişisel ihtiyaçlarınıza göre tasarlanmamıştır. İçerik, uzman tıbbi tavsiye yerine geçmez.