Jel oje kimyasalı TPO, Avrupa’da yasaklandı!
Jel ojelerin popüler bileşeni TPO, doğurganlık riskleri nedeniyle Avrupa Birliği’nde yasaklandı. Ancak ABD’de hala serbestçe kullanılıyor. Bu yasağın sektöre etkileri ve tartışmalar neler?

Popüler bir kozmetik ürünü olan jel ojelerin yaygın bileşenlerinden biri, Avrupa Birliği’nde yasaklandı ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde hala serbestçe satılıyor. Trimetilbenzoil difenilfosfin oksit (TPO) adlı bu kimyasal, hayvan deneylerinde potansiyel doğurganlık riskleri taşıdığının tespit edilmesi üzerine Avrupa düzenleyicileri tarafından tüm kozmetik ürünlerden resmen çıkarıldı.
Yasağın Gerekçesi: Potansiyel Doğurganlık Riskleri
Jel ojelerin UV ışığı altında hızla sertleşmesini sağlayan ve renklerin canlılığını koruyan bir “fotobaşlatıcı” olan TPO, hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda uzun vadede doğurganlık sorunlarına yol açabileceği gerekçesiyle Avrupa’da riskli bir madde olarak kabul edildi. AB, olası risklere karşı ihtiyati tedbir alarak, söz konusu kimyasalın kozmetik ürünlerde kullanımını tamamen yasakladı.
Avrupa’daki Salonlar ve Üreticiler Ne Yapacak?

Yasak, AB’nin 27 üye ülkesi ile AB kurallarını takip eden Norveç ve İsviçre gibi ülkelerdeki tırnak salonları ve üreticiler için önemli sonuçlar doğuruyor. Salonlar, TPO içeren jel oje stoklarını satıştan çekmek ve güvenli bir şekilde imha etmek zorunda. Üreticiler ise tartışmalı bileşeni içermeyen ürünleri hızla yeniden formüle etmek için çalışıyor.
ABD Pazarında Durum Ne?
Avrupa’da yasaklanan birçok kimyasalın aksine, ABD henüz TPO’yu düzenlemiş değil. Bu durum, TPO’yu Avrupa’da yasaklanan ancak ABD’de hala kullanılan BHA ve BHT gibi koruyucular ve katkı maddeleri listesine ekliyor. Avrupa’daki bu kapsamlı yasak, ürünlerini buradan tedarik eden veya yeniden formüle eden ABD’li markaları da etkileyebilir ve Amerikan düzenleyicilerin dikkatini bu konuya çekebilir.
Sektörden Yasağa Sert Tepki
Yasağa sektörden tepkiler de geldi. Belçika merkezli ASAP Nails and Beauty Supply şirketi, yasak için bir protesto web sitesi kurarak “tehlikeye dair hiçbir insani kanıt bulunmadığını” öne sürdü. Şirket ayrıca bu yasağın, küçük işletmelere “büyük ekonomik zarar” vereceğini savundu. Bu durum, bilimsel araştırmalar ve ekonomik kaygılar arasındaki küresel tartışmayı bir kez daha gözler önüne seriyor.





