Kornea Nakliyle Yeniden Görmek Mümkün
Günümüzde, gelişen teknolojiye bağlı olarak hasta ve verici kornealar “trepan” adı verilen bıçaklar yerine, Femtosaniye lazer ile istenilen şekilde kesilebiliyor.
Birtakım rahatsızlıklar ve genetik faktörler nedeniyle korneada ortaya çıkan sorunlar, görme kaybına yol açabiliyor.
Yapılan nakil ameliyatları ise hastaların yeniden görebilmesine yardımcı oluyor.
Gözün ön kısmında bulunan, cam gibi saydam, eğimli doku “kornea” olarak adlandırılıyor. Güçlü ve dayanıklı bu doku, adeta bir kalkan gibi gözün iç kısımlarını mikrop, toz ve zarar verici maddelerden koruyor. Ayrıca UV ışınlarının bir kısmını da filtre ediyor.
Damarsız olması nedeniyle beslenmesini gözyaşı ve göz içi sıvısında bulunan oksijenden sağlıyor.
Gözün en kuvvetli odaklayıcı kırıcı ortamı olan kornea, bu özelliği sayesinde dış ortamdan gelen ışığın gözün görme tabakası olan retinada odaklanmasına da yardımcı oluyor.
Kornea saydamlığının kişinin görme fonksiyonu açısından büyük önem taşıdığını belirten Acıbadem Kayseri Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Öner, “Bu dokunun saydamlığı, doğuştan gelen genetik kökenli hastalıklar ya da sonradan geçirilen travmalar, enfeksiyonlar ve cerrahiler nedeniyle bozulabiliyor.”
Genetik geçişli olabilen kornea distrofileri ile keratokonus gibi kornea hastalıkları da kornea kırıcılığını ve saydamlığını etkileyerek görme düzeyini azaltabiliyor”
“Farklı nedenlerle ortaya çıkabiliyor”
Korneanın incelmesi ve öne doğru sivrileşmesiyle keratokonus tablosu ortaya çıkıyor. Görülme sıklığı 2000 kişide bir olan bu hastalık, korneanın kırıcılık gücünü değiştirerek ilerleyici miyop ve astigmata, sonuç olarak da bulanık görmeye yol açıyor.
Prof. Dr. Öner, şöyle devam ediyor: “Gözleri kaşımak, ovuşturmak ve baskı yapmak, sert kontak lens kullanmak da bu hastalığı tetikleyebiliyor. Rahatsızlığın ilerleyen dönemlerinde kornea nakli gerekebiliyor.”
Keratokonus dışında kişiyi kornea nakline götüren farklı sorunlara da rastlanabiliyor.
Enfeksiyon nedeniyle korneada yara, leke ve yeni damarlanmalar oluşması, Herpes keratiti sonrası, kaza ve travmalar nedeniyle korneanın bulanıklaşması veya bütünlüğünün ağır derecede bozulması, göz ameliyatı sonrasında tedaviye yanıtsız kornea ödemi gelişmesi ya da kornea nakli ameliyatı sonrası vücudun dokuyu reddetmesi bu nedenler arasında yer alıyor.
Bazı durumlarda görme bozukluğunun yanı sıra şiddetli ağrıya da rastlanabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Öner, kornea naklinin görmeyi düzeltmek, ağrıyı azaltmak ya da göz bütünlüğünü korumak amacıyla yapılabildiğini söylüyor.
Femtosaniye lazer ile görme kalitesi yükseliyor
Günümüzde, gelişen teknolojiye bağlı olarak hasta ve verici kornealar “trepan” adı verilen bıçaklar yerine, Femtosaniye lazer ile istenilen şekilde kesilebiliyor. Prof. Dr. Ayşe Öner,
yöntemin daha güvenli kesi ve yara iyileşmesi sağladığını, bu şekilde yapılan kornea nakillerinde astigmatizmanın daha az ortaya çıkması sayesinde hastaların görme kalitesinin daha iyi olduğuna dikkat çekiyor.
Yeni yöntemlerle başarılı sonuçlar alınıyor
Korneanın herhangi bir şekilde etkilenmesi görme yetisini bozuyor. Bununla birlikte şiddetli ağrı, batma, yanma ve ışık hassasiyetinde artma gibi şikayetlere de yol açabiliyor. Görme bozukluğu ve diğer şikayetlerle hekime başvuran hastalara öncelikle ayrıntılı göz muayenesi yapılıyor.
Tanıya yardımcı olan bu kontrolün ardından bazı kornea testlerinden de faydalanılabiliyor.
Bu testler arasında biyomikroskopik inceleme, pakimetri (kornea kalınlık ölçümü), keratometri (kornea kırıcılığının ölçümü) ile topografi (kornea haritalaması) yer alıyor. Korneanın saydamlığını yitirdiği veya şeklinin bozulduğu saptanırsa, hastalar kornea nakliyle tedavi ediliyor.
Cerrahiyle hastanın korneası, yaşamını yitirmiş bir kişiden alınan şeffaf kornea dokusuyla değiştiriliyor.
Günümüzde kornea nakillerinin, hastalığın korneanın hangi tabakasını tuttuğuna göre yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Öner, “Kornea dokusunun en iç tabakasında yer alan ve şeffaf kalmasını sağlayan endotel hücre tabakasının durumuna göre nakil teknikleri değişiyor.
Ön lamellar keratoplastiyle korneanın sadece ön tabakası değiştirilirken, yalnızca kornea endotelinin değiştirildiği kornea nakilleri de yapılabiliyor.
Bu sayede kornea tabakasının bütünlüğü bozulmadan hastalıklı kısmın değişimi yapılarak, iyileşme süresi kısaltılıyor.
Doku reddi olasılığı bir hayli azalırken, ameliyat başarısı da artırılıyor. Günümüzde klasik tam kat kornea nakilleri ise artık hastaların çok azında, sadece zorunlu durumlarda uygulanıyor” diyor.
Nakil ameliyatı ideal hasta grubuna uygulanıyor.Peki her hasta kornea naklinden fayda görebiliyor mu? Bu tedaviden başarılı sonuç almada, gözün kornea dışındaki yapılarının normal olması büyük önem taşıyor.
Görme azlığının korneaya bağlı olmayan nedenlerle azalması veya kaybedilmesi halinde nakil yapılamayacağını belirten Prof Dr. Öner, şöyle devam ediyor: “Ağır derecedeki retina ve optik sinir (görme siniri) hastalıklarında, ileri glokom (göz tansiyonu hastalığı) ve gözde küçülmeye (fitizis bulbi) yol açan ağır göz yaralanmaları sonrasında, kornea nakliyle görme artışı sağlanamayacağı için ameliyat yapılmıyor.
Ayrıca hayatının ilk altı yılında görmemiş kişilerde ileri derecede ‘göz tembelliği’ gelişmiş olacağından, bu grupta da görme artışı beklenmiyor.
Hastanın ameliyattan yarar görüp göremeyeceği de göz doktorunun yapacağı ayrıntılı muayene, göz ultrasonografisi ve gerekirse retinanın durumu hakkında bilgi veren bazı (elektrofizyolojik) testlerle tespit ediliyor.
Kornea nakli sonucu görme yeteneğine yeniden sahip olan hastaların cerrahi sonrası ilk dönemde gözlerini kuvvetli ovuşturmaktan kaçınması, vurma-çarpma gibi travmalardan koruması gerekiyor. Ameliyat olmuş, gözünde ağrı, kızarıklık, görme bulanıklığı, ışığa karşı hassasiyet gibi şikayetleri olan hastaların ise en kısa zamanda ameliyatı gerçekleştiren hekime ya da bir sağlık kurumuna başvurması büyük önem taşıyor.
Kornea, organ değil doku!
Kadavradan organ nakli sayısı ülkemizde bir hayli az. Oysa yaşamını yitirmiş bir kişinin organları acil durumdaki birçok hastanın yeniden yaşama tutunmasına yardımcı olabiliyor. Kornea nakli ise adında nakil kelimesi geçse de yasal olarak organ değil, doku nakli olarak kabul ediliyor.
Bu konuda yapılan hukuki düzenlemelerin kadavradan kornea alımını kolaylaştırdığını söyleyen Prof. Dr. Ayşe Öner, “Aksi beyan edilmedikçe, uygun olan her kornea alınabiliyor. Dolayısıyla kornea nakli oranları diğer nakillerden oldukça yüksek seyrediyor.
Ülkemizde Ankara ve İstanbul başta olmak üzere pek çok ilde Sağlık Bakanlığı’na bağlı göz bankaları bulunuyor.
Bakanlığın güncel verilerine göre, ülkemizde yaklaşık 500 merkezde kornea nakli uygulanabiliyor. Örneğin, geçen yıl uygulanan kornea nakli sayısı 2472 olarak belirtiliyor” diyor.
Damarsız bir doku olması nedeniyle, organ nakilleri arasında vücudun reddetme olasılığı en düşük operasyon kornea nakli oluyor. Yeni teknolojilerin kullanımı ve ilaçlarla doku reddi daha da azaltılabiliyor.
Makale güncelleme 21.05.2020
Makale ilk yayın 03.05.2020
Not: Bu içerik sadece rehberlik amaçlı olup kişisel ihtiyaçlarınıza göre tasarlanmamıştır. İçerik, uzman tıbbi tavsiye yerine geçmez